Martin Eden-Özet

ANLATI TÜRÜ/ÖYKÜLEYİCİ TÜR İNCELEME PLANI

ROMAN-ÖYKÜ İNCELEME PLANI

 

A-BİÇİMSEL TANITIM (KİTAP BİLGİSİ/BİBLİYOGRAFYA)

 

1)YAPITIN ADI: Martin Eden

2)YAZARIN ADI:Jack London

   ÇEVİRMENİN ADI:Gülen Aktaş

3)BASILDIĞI YER:İstanbul-Beyoğlu   

   YIL:1999

4)BASIMEVİ:Umut Matbaa ve Kağıtçılık Ltd. Şti.

   YAYINEVİ:Oda Yayınları San. Ve Tic. Ltd. Şti.

5)SAYFA SAYISI:364

6)BASKI SAYISI:6.Basım

7)ÖZELLİKLERİ:Resimsiz, renksiz, beyaz kağıda basılmış

 

 

 

B-ÖZ-İÇERİK YÖNÜNDEN TANITIM(ASIL İNCELEME BÖLÜMÜ)

 

1)ÖZET

            

            Martin Eden bir denizcidir.O kendini eğitmiş ve böylece zengin burjuvalarda biri olmuştur.Kolej eğitimli sosyetik Ruth Morse sayesinde çabalarını yüksek düşünme hayatına yöneltmiştir.

            Bizim kahramanımız bir yazar olur.İşi ve hayatı ile ilgili düşüncelerini yazar.Kendi türünü ortaya çıkarır.Örnek aldığı kişi yazar Spencer’dır.

Nasılsa sadece Russ Brissenden –George Sterling üzerine yazan solcu bir şair- onun yazılarında bir ışık görür.

             Ruth Martin’i bırakır.Çünkü o Martin’i başarısız bulur ve onun için başarısız şeyler değerli değildir.Dergiler ve gazeteler Martin’in yazılarını yayınlamıyorlardır.Ve onu kötü şöhretli biri ilan etmiştirler.Gerçek olmayan suçlamalardan dolayı sosyalist ilan edilmiştir.

             Sonunda Martin ünlü olur , herkes tarafından tanınır ve Ruth onu geri ister fakat o artık Martin’in miğdesini bulandırıyordur.

Brissenden’ın intiharı Martin’i çok etkiledi tam da Brissenden’in yazısı –Martin’in gizlice yolladığı-büyük ilgi görmüşken...

            En sonunda anlar ki o bir insanın hayatı boyunca uğraşıp da ancak bulabileceği bir gerçeği öğrenmiştir.Ona göre yaşamanın bir anlamı kalmamıştır ve artık dünyada ona bir yoktur.

 

 

               Zengin olmanın artık onun için bir anlamı kalmamıştır, gerçek sevgiyi bulamadıktan sonra...O da yapması gereken şeyi yapar ve intihar eder ama bu ona göre doğrudur.

               Martin çalışmayı sevmez ve günlük bir programa ayak uyduramazdı.

Kendini ezdirmezdi.Kızlar ona hayrandı , yakışıklıydı ama o 3. sınıf kızlarını istemiyordu.O, Ruth’u istiyordu.

              Birgün bir kavga çıktığında Marti bir adamı kurtarır.Adamın adı Arthur Morse’dur.O Martin’e teşekkür etmek için onu evine yemeğe çağırır.İşte Martin Ruth’u ilk defa orada görür.Burjuvaların oturduğu, lüks mobilyaların olduğu bir yerde ona vurulur.

              Martin Ruth’la evlenmek istiyordur fakat aralarındaki uçurumu da görüyordur.

Ruth ona kendini geliştirmesinde yardım eder , ona dersler verir.Martin çok gelişmiştir.Fakat ne kadar gelişse de geçmişinde yaşadığı zorluklardan dolayı oluşan içindeki vahşiliği bedeninden atamaz.Kendini doğru ifade edemez.Bir tartışma konuşmasında bir gazeteci tarafından yanlış anlanır ve gazeteci ona sosyalist damgası vurulur.Ruth bu büyük vahşeti görmemezlikten gelemez.

Zaten Bayan Morse ve Bay Morse da bu ilişkiye karşi çıkıyorlardı.Bu olay da onlar için bir fırsat olur ve ikisini ayırırlar.

            Martin yazı yazmaya devam eder.Gönderdiği yazılar geri çevrilir.Fakat hiç beklemediği bir anda  yazıları kabul edilmeye başlanır ve Martin zengin olur.

Ruth’tan ayrıldıktan sonra Lizzie Connoly’le arkadaşlık eder.Lizzie bütün 3. sınıf kızları gibi Martin için ölebilir ama Martin onu sevmiyordur.Bunu ona da söyler.

            Artık bütün günleri aynı boşlukta geçiyordur.Parası da vardır ama sıkılmıştır.

Eskiden hayran olduğu için kavgalı olduğu yargıç Blount ve Bay Morse bile onu yemeğe çağırır.Bu adilik diye düşünür.Yemeğe ihtiyaç duyduğunda çağırmazlardı da bin yemek yiyebilecek parası varken çağırırlar.Halbuki o aynı Martin Eden’dir, değişmemiştir.

Artık yazmayı bırakır.Şu ana kadar yazdığı yazıları sırayla satar.Çok para kazanır.Parasının bir kısmını kardeşleri, komşusu, eski arkadaşı Joe ve Lizzie için harcar.Ve Güney Denizi’ne gitmek için son kez gemiye biner.Gemide sıkıldığı için hayran olduğu Swinburne’ün bir kitabını okur.Kitaptaki şiirde okuduğu şu mısralar onu intihar etmeye yöneltir:

...

Hiçbir yaşamın sonsuz olmadığı,

Ölülerin asla dirilmediği,

...

 

          Denize atlar, ciğerlerini nefes ile doldurur ve gidebileceği kadar derine gider.Derine gittikçe basınçtan kullakları ağrır.Elinde olmadan yukarıya çıkmak için çaba harcadı ama boşuna nefesi yetmez.Artık o ölüydü.

 

 

 

 

 

 

 

 

  2)KİŞİLERİN TANITIMI       

 

MARTİN:

 

Ruhsal portresi:

Sevgiyi arayan, kendini ezdirmeyen, eleştiriye açık, kendini geliştirmek isteyen, hisli, herkesi mutlu etmek isteyen bir insan

Fiziksel portresi:

Yakışıklı, kalın kollu, elindeki derileri kopmuş, vücudu geniş yanıklı, kaslı

Önce: ucuz ve çirkin dikişli kıyafetli, paltosu omuzlarında pot yapmış ve kollarının üstünde, pazularını ortaya çıkaran kırışıklıklar vardı.Vücudunun çeşitli yerlerinde kavgadan aldığı yaralar vardı.

Sonra:şık, kaliteli kıyafetli  

 

CÜMLELER:

“...Kalın kolları iki yanda sallanıyordu...”

“...Kız, sallamakta olduğu elinin derilerinin kopmuş olduğunu ve yaraların henüz iyileşmeye başladıklarını gördü.Yanında sarkmakta olan öbür eli de aynı durumdaydı.Yanağında, alnına düşen saçlarının altında vekolalı yakasının kenarındayara izleri olduğunu alelacele bir bakışla gördü.Güneş yanığı boynunda, sert yakasının yaptığı kırmızı çizgiyi fark edince gülümsedi.Sert yakalara alışık olmadığı açıkça belli oluyordu.Aynı şekilde kadınsı gözleri sırtındaki giysilere, ucuz ve çirkin dikişe, paltosunun omuzlarında pot yapmasına ve kollarının üstünde, pazularını ortaya çıkaran kırışıklıklara dikkat etti

...”

 

 

RUTH:

 

Ruhsal portresi:

Hırslı, havalı, zarif, saf

Fiziksel portresi:

İri, cansız, mavi gözlü; gür, sarı saçlı, soluk tenli

 

CÜMLELER:

“...İri, cansız, mavi gözlü, gür, sarı saçlı soluk bir yaratıktı.Elbisesinin de kendisi kadar harika olmasının dışında kızın giysilerinin farkına varmamıştı.Onu, incecik bir dalın üstündeki soluk altın renkli bir çiçeğe benzetti.Hayır, o bir ruh, kutsal bir yaratık, bir tanrıçaydı.Böylesine bir güzellik dünyasal olamazdı...”

                                                                                

 

 

 

 

BRISSENDEN:

 

Ruhsal portresi :enteresan, gizemli,doğruyu bildiğini savunan, bilgili bir sosyalist zengin

Fiziksel portresi:uzun, ince suratlı, düşük omuzlu,uzun, ince elli, elmacık kemikli, iri ve kahverengi gözlü

 

CÜMLELER:

“...uzun, ince aristokrat suratını, düşük omuzlarını ve kenardaki sandalyenin üstüne atılmış, cepleri kitaplarla tıklım tıklım dolu pardesüsünü inceledi,Brissenden’ın yüzü, uzun ve ince elleri güneşte yanmış, koyu kahverengi olmuştu.Bu yanık ten Martin’i rahatsız etti.Brissenden’ın sokak adamı olmadığı açıkça belliydi.Öyleyse neden yanmıştı?Bu yanık tende hastalıklı bir şey var diye düşündü ve yeniden ince, elmacık kemikleri çıkık, avurtları çökmüş, Martin’in daha önce hiç görmediği kadar ince ve kemerli bir burnun süslediği yüzü incelemeye başladı.Gözlerin büyüklüğü hiç de dikkati çekecek gibi değildi.Ne küçük ne de iri gözlerdi bunlar vr tarif edilemeyecek bir kahverengindeydiler.İçlerinde bir ateş yanıyordu, ya ad garip bir biçimde, çelişkili olan iki anlam vardı.Küstah, ezilmeyen, hatta aşırı katı olan bu gözler bazen insanda bir acıma duygusu uyandırıyordu...”

 

 

3)YER-ÇEVRE-ORTAM’IN TANITIMI

 

Roman Londra’da geçiyor.Olay, Martin’in bir yatak, bir sandalyeden oluşan ufak odasında, Ruth’un antika biblolarla dolu, geniş odalı uzun koridorlu evinde, ağaçlı bir parkta, içinde bir sürü kitap bulunan bir kütüphanede ve sevimsiz bir çamaşırhanede geçiyor.

 

4)ZAMAN’IN TANITIMI

 

                 Roman eski bir zamanda geçiyor.Sosyalist ve cumhuriyetçi kavgalarının, sınıf farklılıklarının olduğu bir dönemde geçiyor.Kitap 1909 yılında yazılmış.

 

 

 

6)ANADÜŞÜNCE

 

                Zenginlerin aslında fakirlerden bir farkı yoktur, onları yüceltmemeliyiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

8)Eğer bana kahramanlardan biri olma hakkı verilirse Maria’yı seçerdim.Çünkü Maria çok iyi bir insan.Zengin olmamasına rağmen halinden memnun.Martin’e destek oluyor ve sonunda iyiliklerinin karşılığını  alıyor.Martin zengin olduğunda ona bir ev satın alıyor.

 

9)      Olaylar oluş sırasına  (kronolojik) göre anlatılmış.Olaylar arasında kopukluk yoktu.

 

10)     Roman 3. kişi (yazar)  tarafından anlatılıyor.

 

        “Martin için zorlu bir yazdı...”

         “Martin Brodway’de kız kardeşiyle karşılaştı...”

 

 

11)   Bana göre olayın bir kısmı doğruydu.Yani Jack London da bir denizciymiş.Onun da burjuvalarla ilgili düşünceleri olabilir.Çoğu zaman intiharı düşünmüş olabilir.Yazarın yaşadığı zamanlarda da sınıf ayrımı yapılıyordu.Bana göre ruh hali ona böyle bir romanı yazdırmıştır.Sonuç olarak bana göre romanın bir kısmı yaşanmış, bir kısmı da hayal gücüdür.

                  

           Hayır, ben daha önce böyle bir olay yaşamadım ve tanık olmadım.

 

12)Yapıtı beğendim , özellikle yapıtın sonunu.Çünkü dramı yani hayattaki acıları, gerçekleri ve bunlara karşı ayakta durmaya çalışan insanların olduğu kitaplar benim herzaman ilgimi çekmiştir.

 

13)   Ben olsaydım sonunda Martin Eden’i öldürmezdim ve onu o gemiye Lizzie ile birlikte bindirirdim.

 

14)Benim de birçok yazım, denemem ve kısa öykülerim var.Öykülerimde genellikle sınıf farklılıklarını konu olarak seçtim.

 

15)Bana göre böyle bir roman yazmak için  bilgi birikimi, hayalgücü ve yetenek gerekli.

 

16)Sonunda kahramanın parası olduğu halde intihar etmesi bu kitabı diğerlerinden ayıran yanıdır.

 

17)Kitapta Martin Eden’ın hayatla çekişmeleri anlatıldığından kitabın adıyla konusu birbirine  çok uygundur.

 

18)Ayrıntılara çok girilmiş.Konusu çok güzel.Kolay anlaşılır bir dil kullanılmış ama aynı şeyler birçok kere tekrarlanmış.

 

19)YAZARIN HAYATI

 

           ABD’li yazar (San Fransisco 1876-Santa Rosa yakını Kaliforniya 1916).Ortaokulu bitirdikten sonra, parasal sıkıntı nedeniyle çeşitli işlere girip çıkan Jack London (asıl adı John Griffith London’dur),  1891-1894 arasında tam bir serseri yaşamı sürdü; Japonya yakınındaki tayfunu anlatan haberiyle gazetecilik ödülü aldı (1893); bir ara cezaevine düşüp, sonra, yaşamını düzene koymak için liseye yazıldı; bir yıl sonra Kaliforniya Üniversitesi sınavını kazandıysa da, üniverstede bir sömestr okuduktan sonra ayrılıp, kendini yazarlığa adadı.İlk öyküsü To The Man on Trail’i (Yoldaki Adama; 1898) Atlantic Monthly dergisinde yayınlandıktan sonra, aynı dergide, ikinci bir öykü (An Odyssey of the North (Kuzeyli bir Oddysseia) yayınlandı.İlk öykü kitabını 1900’de  yayınlandıktan (Kurt Kanı {The Son of the Wolf}) sonra, Londra’ya bir yolculuk yapıp, 1903’te iki büyük yapıtını yayınladı: Vahşetin Çağrısı (The Call of the Wild) ve Uçurum İnsanları (People of the Abyss).Sonra art arda öykü kitapları yayınlayıp, 1916’da intihar etti.

          Marx,  Nietzsche, Darwin ve Kipling’in yapıtlarından etkilenen (toplumcu düşünceleri, savaşım gücü, yaygın ilgi alanı bu etkilerin sonucudur) Jack London’un yapıtlarının ana temasını, çoğunlukla insanlardaki ilkel içgüdü oluşturur.İnsanların bayağılığını, kabalığını, kapitalist toplumun yol açtığı yoksunluğu  okuyucuyu sarsacak  biçimde ortaya koyan yapıtları birçok dile çevrilmiştir.

         ÖBÜR YAPITLARI:The Sea Wolf (Deniz Kurdu, 1904), The War of Classes (Sınıf Savaşı, 1905), Martin Eden (1909), The Strenght of the Strong (Kuvvetlinin Kuvveti, 1913), The Valley of the Moon (Ay Vadisi, 1913), vb.

 

20)

         BİRİNCİ BÖLÜM

 

             Birinci bölümde Martin Eden’in Ruth’la tanışması anlatılıyor.Martin bu bölümde zenginlerin dünyasına giriş yapıyor.

 

 

         İKİNCİ BÖLÜM

 

            Bu bölümde Martin’in zenginlerle yediği ilk yemekteki şaşkınlığı, acemiliği anlatılıyor.Bir sürü şeyin kullanılış şeklini etrafındaki insanları gözlemleyerek öğrenmesi anlatılıyor.

 

 

        ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

 

            Bu bölümde Martin’in fakir, gösterişsiz evi anlatılıyor.Orada kardeşi Marian’ın kocası Bay Higginbotham’ın kiracısı olarak kalıyor.Martin  bu bölümde kendi küçük odasıyla, Ruth’un gösterişli evini karşılaştırıyor.

 

 

       DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

 

            Bu bölümde Martin kendini geliştirmeye karar verme yolundaki ruh hali anlatılıyor.

 

 

  

 

 

 

   BEŞİNCİ BÖLÜM

 

            Fakat güzel düşlerinden gerçek hayata dönmesi uzun sürmedi.Ruth’la aralarındaki uçurumu gördü.Bu bölümde Martin’in yakişiklılığı anlatıldı.

 

 

   ALTINCI BÖLÜM

 

            Bu bölümde Martin’in Ruth’a duyduğu aşk daha da büyüyor.Geceleri onun evinin önünde onu görmek için saklanıyordu.Yine onu görmek için gece tiyatroya gitti.Bu sefer onu gördü.Ama yanına gidemedi.Kendi sınıfının oturduğu tarafta oturuyordu.Oysa Martin üçüncü  sınıfların oturduğu tarafta oturuyordu.Orada da oturan kızlar Martin’i  kesiyordu.Tiyatro bittiğinde Martinhemen dışarı çıktı , Ruth’u belki kapıda görürdü  ama o sırada Martin’in yanına üçüncü sınıf kızlar geldi.Martin’le tanıştılar.Kızlardan bir tanesinin adı Lizzie’di.Ama Martin onların yanından ayrıldı.

 

 

    YEDİNCİ BÖLÜM

 

            Bu bölümde Martin bol bol kitap okumaya başladı.Küyüphaneciden zenginlerle ilgili şeyler öğrendi.Kütüphanecinin tavsiyesiyle akşam Ruth’u aradı.Martin onlara gitti ve kendini geliştirmek istwediğini Ruth’a söyledi.Ruth ona yardım edebileceğini söyledi ve işe Martin’in konuşurken kullandığı kelimeleri eleştirmekle başladı.

 

 

  SEKİZİNCİ BÖLÜM

 

          Martin dilbilgisi çalıştı, bol bol kitap okudu , Ruth’la sık sık görüşmeye başladı.Martin hızla gelişiyordu.Ruth Martin’r babasının ortağının kendini nasıl geliştirdiğini anlatıyordu.Martin’se çalışmakla gaçen bir hayata tiksinerek bakıyordu.
HOŞGELDİNİZ...!!!
 
Tavsiye Edilen Bağlantılarımız
 
Dünyanın En Güncel Teknolojisi Sitesi WwW.DunyaninTeknolojisi.CoM

Kaç Kişi Sitede?
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol