Garipçiler: 1941'de Orhan Veli, M. Cevdet Anday ve Oktay Rifat üçlüsü, şiirde varolan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini Garip adıyla bir kitapta topladılar. Kitaba koyulan Garip adı zamanla hem üç şairi yansıtan bir kimlik kazandı hem de Türk şiirinde yeni başlayan akımı yansıttı.
GALAT
Yanlış anlamına gelir. Bir kelimenin ilk veya kitapta yazılmış şeklinden başka söylenmesi. Çokluk şekli galâtat’tır. Yanlış olduğu bilindiği halde kullanılmasında sakınca görülmeyen kelime veya kelime grubuna galat-ı meşhur adı verilir. Örnek:
Aslında çokluk olan evlat, eşkıya, evrak kelimelerinin evlatlar, eşkıyalar, evraklar şeklinde tekrar çokluk yapılarak kullanılması gibi.
"Galat-ı meşhur, lügât-ı fasîhten evlâdır" sözüyle yanlış kullanılan yerleşmiş kelimelerin tercih edilebileceği belirtilir.
Genellikle latife, alay isteği ile bir kelimeyi şekil, üslûp ve anlam bakımından dildeki kullanışına aykırı kullanmaya galat-ı tahakkumi veya kıyasa muhalefet denir.
GARABET
Dilden düşmüş veya çok az kullanılıp henüz ayılmamış kelimelerin kullanılmasıyla meydana gelen fesahat bozukluğu. Böyle kelimeler için garib, vehşî isimlerinin kullanıldığı görülür.
Bu durum eski edebiyatta çok ortaya çıkardı. Şair ve yazarlar ya ustalık göstermek için ya da seci, kafiye zorlamalarından dolayı Arapça ve Farsça’dan işitilmedik kelimeler alarak kullanmışlardır.
Söylendikleri zaman uygun olan, ancak bugün terkedilmiş sözler garib-i hüsn, hiçbir devirde benimsenmemiş sözler de garib-i kubh diye adlandırılır.
Bir mecburiyet karşısında kullanılan garip kelimelere muvafık, zorunluluk olmadan kullanılanlara ise muhalif denir.
GEÇİŞ
İki parafraf arasında bir düşünceden diğerine geçilirken bu fikirlerin bağlanması. Paragraflar arasındaki geçişin azlığı veya çokluğu yazının açık, doğal oluşuna göre değişir. Bağlanma açıksa geçişe gerek kalmaz. Geçişlerin kısa olmasına dikkat edilir. Geçiş için, fakat, bundan dolayı, kaldı ki gibi edatlar yeterli görülebilir.
GEZMECE
Aşıkların yolculukta uğradıkları yerleri anlatan methiyeli veya taşlamalı deyişler. Gezmeceler onbirli destan veya sekizli kesik (semai) biçiminde söylenir. Gezilen yerler sırayla anlatılırsa, deyiş, sıra gezmece veya sıralı gezmece adını alır. Kerem’in (Aslı’nın âşığı) Pasin, Erzurum köyleri için söylediği deyişler bilinen en eski gezmecelerdir.
GİRİZGÂH
Kasidelerin nesip bölümünden sonra medhiye bölümüne geçerken söylenen beyit veya beyitler. Aslı girizgâhdır ve kaçış yeri anlamına gelir. Kasideler çokluk bir tasvirle başlar. Ardından girizgahla asıl amaca geçilir. Şair esprili bir sözle övgüye başladığını belirtir.
GNOMİK
Anlamlı sözleri nazımla anlatan manzum türü.
GRAMER
Bir dili meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük haznesi, anlam değişmeleri, cümle kuruluşu gibi unsurları inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi. Yunanca gramma kökünden geliyor.
GÜLDESTE
Seçme manzum ya da nesir yazılarının toplandığı dergi. Antoloji de denebilir.
GÜNLÜK
Bir kişinin düşüncelerini, duygu ve gözlemlerini günü gününe yazdığı ve o günün tarihini koyduğu yazılar. Ruzname olarak da bilinir. Günlük bir tür anıdır. Ancak günlük günü gününe yazılır, anı ise olayların yaşanmasından sonra kaleme alınır.
Gazel: Divan edebiyatında kullanılan; en az beş, en çok on beş beyittin oluşan şiir biçimi.
Geçer Anlam: Bir sözcüğün herkesce bilinen ve kullanılan anlamına verilen ad.
Geçiş: Yazılı anlatımda bir düşünceden ötekine, bir pragraftan sonrakine geçerken düşüncenin zincirleniş biçimi.
Genelleme: Anlatılan konuyla tam bağlantısı bulunmayan bir takım düşünceler ortaya sürme.
Gerçekçi: Gerçekçilik akımı içinde yer alan ya da o akımın ilkelerine bağlı kalan yazar ya da eserler için kullanılır.
Gerçekçilik: 19. yüzyılda başlayan, gerçeği ve doğayı değiştirmeden, tüm çirkinliklikleriyle birlikte aktarmayı amaçlayan sanat ve edebiyat akımıdır.
Gerçeküstücülük: 1924'den sonra Dadaizm'in yerine geçen, Fransa'da Andre Breton ve arkadaşlarının öncülük ettiği edebiyat akımıdır. Bu akım düşünce ve duyguların aklın denetimine girmesini reddeder.
Gerilim: Okuyucu ya da izleyicide merak ve korku duygularını uyandırarak, endişeli bekleyiş içine sürükleyen gerginlik.
Geriye Dönüş Yöntemi: Bir eserde olayların zaman sırasını bozarak geçmiş bir zamana ya da olaya dönme yolu.
Gezi Yazısı: Gezilip görülen yerlerin ilginç yönlerinin anlatıldığı düzyazı biçimi.
Gösterge: Genellikle kendisi dışında bir şey gösteren her türlü nesne, varlık ya da olgu; özel olarak dilsel bir gösterenle bir gösterilenin bileşiminden doğan birimdir.
Gözlem: Olaylara, olgulara, varlıklara inceleyici gözle bakmak ve onların belirleyici özelliklerini seçmek işi.
Göz Uyağı: Yazımları fonetik olmayan dillerde ses yönünden uyaklı olmadıkları halde, sonlarında aynı harflerin bulunduğu sözcüklerle yapılan uyak. (Gam, Cem, Kerem)
Grotesk: Kaba gülünçlüklerden, olmayacak, yabansı şakalaşmalardan yararlanan, güldürmeyi kaba biçimde de olsa amaç edinen komedi türü.
Gül: Divan edebiyatında kullanım sıklığı çok yüksek, sanat yapmak amacıyla başvurulan ögelerden biri.
Gülbank: Bir toplulukça, hep bir ağızdan ezgili biçimde söylenen kalıplaşmış tekbirlere, dualara verilen ad.
Gülmece: Daha çok "Mizah" adıyla bilinen; durumların, olay ve olguların gülünç yanlarını vurgulayan yapıtların genel adı.
Günlük: Bir kimsenin günü gününe tuttuğu, üzerine tarih atıp duygu ve düşüncelerini belirttiği yazı.
Güzelleme: Özellikle halk şiirinde sevilen bir varlığı övüp yüceltmek için yazılan koşmalara verilen ad.
Güzellik: Bir eserde, hoşumuza giden ve bizde hayranlık uyandıran biçim ve ölçülerin oluşturduğu uyumlu bütün. |
|
|
|