|
|
|
Cumhuriyet Döneminde Dış Siyaset
YABANCI OKULLAR SORUNU
Lozan antlaşmasında Türkiye kendi sınırları içindeki bütün eğitim kurumlarına tam hakim olacağı ilkesini kabul ettirmişti. Tevhid–i Tedrisat Kanunu'nun çıkmasından sonra Türk hükümetleri bütün yabancı ve azınlık okullarının bağımsızlık ve laiklik ilkelerine uygun bir eğitim öğretim yapmaları doğrultusunda denetledi. Bu okullarda Türk Tarihi, Türkiye Coğrafyası ve Türkçe derslerinin Türk öğretmenler tarafından verilmesini kararlaştırdı. Bazı okullar bu esaslara uymayarak bağlı oldukları ülkelerin elçileriyle alınan kararların değiştirilmesini istediler. Türkiye başvuruları kabul etmeyerek bağımsızlık ilkesine uygun bir politika izlemiştir.
Not: Osmanlı Devleti zamanında yabancı okullar hristiyanlık ve milliyetçilik propagandaları yaparak bir çok sorunlara yol açmışlardı. Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlık ve laiklik ilkelerine uygun politika izleyerek Osmanlı Devletinin karşılaştığı sorunlarla karşılaşmayı önlemiştir.
MUSUL SORUNU
Musul sorunu Lozan'da çözümlenmemişti. Sorunun çözümü Türk ve İngiliz hükümetleri arasında yapılacak görüşmelere bırakılmıştı. 1924 yılında İstanbul'da başlayan görüşmelerde sonuca ulaşılamadı. Türkiye Milletler Cemiyetine başvurarak Musul'da referandum istedi. İngiltere buna karşı çıktı. Bu süreçte İngiltere Milletler Cemiyetinde çok etkindi ve Türkiye Milletler Cemiyetinin üyesi değildi. Milletler Cemiyeti İngiltere'nin politikasını destekledi. Türkiye Musul'a askeri harekât yapmayı değerlendirmeye başladı. Güney Doğu Anadolu'da çıkan Şeyh Sait isyanı Türkiye'yi zayıf duruma düşürdü. Milletler Cemiyeti Musul'u İngiliz mandasında olan Irak krallığına ait olduğunu kararlaştırdı. Bunun sonunda her iki taraf bu kararı esas alan bir anlaşma imzaladılar. Ankara'da 1926 yılında yapılan anlaşmaya göre
a) Musul Irak hükümetine ait olacak
b) Irak hükümeti petrol gelirinin yüzde onunu Türkiye'ye verecek.
Not: 1926 Ankara anlaşmasıyla Irak sınırı kesin biçimini aldı.
TÜRK - YUNAN NÜFUS DEĞİŞİMİ (Mübadelesi)
Lozan Antlaşmasında Türkiye'de kalan Rumlarla, Yunanistan'da kalan Müslümanların (Türklerin) değişimi konusunda bir sözleşme yapılmıştı. Sözleşmeye göre İstanbul'a yerleşmiş Rumlarla, Batı Trakya'daki Türkler yerlerinde kalacaklar, bu yerlerin dışındaki Türk ve Rumlar karşılıklı olarak değiştirilecekti.
Nüfus değişimi başlayınca Yunanistan yerleşik deyimini kendi çıkarına yorumlayarak İstanbul'a daha fazla Rum yerleştirmeyi amaçladı. İki ülke arasındaki ilişkiler gerginleşti. Sorunun çözümü için Milletler Cemiyetine başvuruldu. Sorun Milletlerarası Adalet Divanında çözümlenmedi. Yunanistan'ın başbakanı Venizelos çıkabilecek bir savaşın Yunanistan'ın yararına olmadığını gördü. 1930 yılında ilişkiler düzeldi. Sorun Türkiye'nin savunduğu doğrultuda çözüldü.
Türkiye'nin Milletler Cemiyetine Girmesi (1932)
Milletler Cemiyeti'nin kurulması, ABD Cumhurbaşkanı Wilson'un I. Dünya savaşı yıllarında açıkladığı ilkelerde ilk kez duyurulmuştu. I. Dünya Savaşı sonunda Milletler Cemiyeti kuruldu. Ancak cemiyet I. Dünya Savaşının galibi olan devletlerin hakimiyetine girdi. Bu nedenle Türkiye Cemiyete şüpheyle baktı.
Türkiye silahsızlanma ve uluslararası barış konusunda önemli adımların atılmasını dikkate alarak, Milletler Cemiyetine katılma davetine olumlu YANIT verdi. 6 Temmuz 1932'de Milletler Cemiyeti Genel Kurulu oybirliği Türkiye'yi üyeliğe kabul etti.
Balkan Antantı (9 Şubat 1934)
Türkiye Yunanistan dostluğunun kurulması Balkanlı Devletleri arasında olumlu karşılanmıştı. Bu süreçte İtalya Arnavutluğu baskısına alarak diğer Balkanlı devletleri tehdit ediyordu. Aynı şekilde Almanya'da Avrupa'da yayılmacı politikayı hedefledi. Bulgaristan ise toprak kazanmayı amaçlıyordu. Bu olaylar diğer Balkanlı devletleri birbirine yakınlaştırdı. Bunun sonucunda Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında antant kuruldu. Böylece Türkiye batı sınırlarını güvenceye aldı. Ancak İtalya'nın baskıları sonucu antant 1939 yılında dağılmıştır.
MONTRÖ SÖZLEŞMESİ (1936)
İkinci Dünya Savaşına yol açan gerilimler başlayınca Türkiye Lozan'da Boğazlar kararına imza atan devletlere başvurarak kendi güvenliği kuvvetlendirmek için Lozan'daki Boğazlar Statüsünde değişiklik istedi. İngiltere ve Sovyetler Birliği Türkiye'nin bu başvurusunu desteklediler. Bunun sonucunda İsviçre'de Montrö şehrinde Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Sözleşmeye göre:
– Lozan antlaşmasında kurulmuş olan Boğazlar Komisyonu kaldırıldı.
– Türkiye Boğazların her iki yakasında asker bulundurma hakkını kazandı.
– Türkiye savaşa girerse Boğazları istediği gibi yönetme hakkını elde etti.
– Karadeniz'de kıyısı olan devletler belirlenen özelliklerdeki savaş gemilerini Boğazlardan geçirebilecek.
Montrö Sözleşmesiyle Türkiye Doğu Akdenizde gücünü artırdı.
Not 1: Montrö Sözleşmesinin yapıldığında İngiltere ve Rusya, Almanya ve İtalya'nın yayılmacı politikalarına tepki olarak Türkiye'yi desteklemişlerdir.
Not 2: Montrö sözleşmesini izleyen süreçte Türkiye ve İngiltere arasında ilişkiler gelişmeye başlamıştır. Sovyetler Birliği bu yakınlaşmayı hoş karşılamamış ve İkinci Dünya Savaşı yıllarında Boğazlarda savaş gemisi geçirmeyi amaçladığından Montrö antlaşmasında değişiklik istemiştir. Türkiye buna karşı çıkmıştır.
SADABAD PAKTI (1937)
İtalya'nın 1935 yılında Habeşistan'ı (Etiyopya'yı) işgali, Doğu Akdeniz'deki İtalyan tehlikesini daha belirgin hale getirmişti. Bu durum Orta Doğudaki devletlerin işbirliğine girmelerinde etkili oldu. Bunun sonucunda Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında pakt kuruldu. Pakta göre taraflar birbirlerini sınırlarına saygı gösterecekler ve dış saldırılara karşı dayanışma içerisinde olacaklar.
HATAY SORUNUN ÇÖZÜMÜ (1939)
Fransa ile TBMM hükümeti arasında yapılan 1921 Ankara antlaşmasında İskenderun ve Antakya'da özel bir yönetimin kurulması kararlaştırılmıştı. Fransa 1936 yılında Suriye ve Lübnan'daki manda yönetimine son verince İskenderun ve Antakya'nın Suriye'ye katılma durumu ortaya çıktı. Türkiye 1921 Ankara antlaşmasına dayanarak Hatay'ın Suriye'ye katılmasına karşı çıktı. Sorun Milletler Cemiyetine götürüldü. Bunun sonunda Türkiye ve Fransa'nın garantisinde içişlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye'ye bağlı İskenderun Sancağı oluştu. Yapılan seçim sonucu Hatay Cumhuriyeti kuruldu. Bu süreçte Avrupa'da II. Dünya Savaşına yol açan sorunlar ortaya çıktı. Bu sorunlar Fransa'yı Hatay sorununda ılımlı politikaya yöneltti. Türkiye ve Fransa arasında yapılan anlaşmayla Hatay'ın Türkiye'ye katılması kabul edildi. Bundan sonra Hatay Cumhuriyeti 1939 yılında
Not: Mustafa Kemal Atatürk sağlığının kötü olmasına rağmen bu sorunla yakından ilgilenmiştir. Türkiye'ye katılma kararı aldı. Böylece Suriye sınırı kesin biçimde ortaya çıktı. |
|
|
|
|
|
|