|
|
|
Kurtuluş Savaşında Hazırlık Dönemi
MEMLEKETİN İÇ DURUMU VE CEMİYETLER
İzmir'in işgali, İzmir, İstanbul, Trakya ve Doğu Karadenizdeki Rumların çalışmalarını hızlandırdı. Fransızların Suriye'den Çukurova bölgesine getirdikleri Ermeniler saldırılara başladı. Ayrıca Doğu Anadolu'daki Ermeniler de saldırılara yöneldi. Padişah Vahdettin ve Damat Ferit bu olaylar karşısında halkı sakin olmaya çağıran bir bildiri yayınlayabildi. Ülkede, hükümetin otoritesinin kalmadığı ve işgallere karşı cesur kararlar alınamayacağı anlaşıldı. Bu ortamda zararlı ve yararlı birçok dernekler kuruldu.
ZARARLI CEMİYETLER
A) MÜSLÜMANLAR TARAFINDAN KURULAN
ZARARLI CEMİYETLER
1. Sulh ve Selamet–i Osmaniye Fırkası
Padişahın fikirlerini ve Damat Ferit hükümetinin politikalarını desteklemiştir. Ülkenin kurtuluşunun padişah ve halifenin emirlerine sıkı sıkıya uymakla mümkün olacağı görüşünü savunmuştur.
2. Teal–i İslam Derneği
Anadolu'daki ulusal direnme eylemlerine ve padişahlık düzenini yıkmak isteyenlere karşı kurulmuştur. Düşmana karşı direnmenin yararsız olduğunu Halifelik makamına bağlılıktan başka bir yol kalmadığı fikrini savunmuştur.
3. İngiliz Muhipler Derneği
İngiltere'den Kavmi Necip (soylu millet) olarak bahseden bir cemiyettir. Milyonlarca müslümanı sömürgesi altına alan bu devletin dost olduğunu belirtmiş ve İngiliz mandasının kabul edilmesini savunmuştur.
4. Hürriyet ve İtilaf Partisi
Padişah ve Damat Ferit hükümetlerini desteklemiştir. Bu parti İttihat ve Terakki partisine tepki olarak kurulmuştu.
5. Kürt Teali Cemiyeti
Wilson ilkelerine dayanarak bağımsız bir Kürt devleti kurmayı amaçlamıştır. İngiltere tarafından desteklemiştir.
Not: Bu cemiyetler Kurtuluş Savaşının yapılmasını gecikmesine neden olmuştur.
B) YABANCILARIN KURDUĞU ZARARLI
DERNEKLER
1. Mavri Mira
Patrikhane'nin desteği ile kurulmuştur. Batı Anadolu'daki ve Marmara bölgesindeki Rumları örgütlemiştir. Yunanistan yararına çalışmalarda bulunmuştur. Bizans Devletini yeniden kurmayı amaçlamıştır. Mavri Mira'nın alt teşkilatları şunlardır:
a) Yunan Kızılhaçı ve Göçmenler Cemiyeti:
Rum ve diğer azınlık okullarında silahlı çeteler kurmuştur.
b) Trakya Rum Komitesi
Doğu Trakya'yı Yunanistan'a katmayı amaçlamıştır.
2. Etnik'i Eterya:
Yunanlıların tarihi cemiyetidir. Mavri Mira ile birlikte çalışmıştır. Trabzon ve dolaylarındaki Rumları birleştire-rek ve Rum Pontus Devleti'ni yeniden kurmayı amaçlamıştır.
3. Pontus Rum Derneği
Rum Patrikhanesine bağlı olarak çalışan bir örgüttür. Rum Pontus Devletinin kurulması için çalışmıştır.
4. Kordos (Rum Göçmenler Cemiyeti)
Anadolu'daki Rumları ayaklandırmıştır.
5. Taşnak Sütyun Partisi – Hınçak Derneği
Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermeni Devleti kurmak amacıyla çalışmışlardır.
Not: Yabancıların kurduğu bu derneklerin ortak amacı, Anadolu'yu paylaşarak kendi devletlerini kurmaktı.
YARARLI DERNEKLER (ULUSAL DERNEKLER)
1. Trakya Paşaeli Cemiyeti
Trakya'nın Yunanistan'a verilmesini önlemek amacıyla Edirne'de kurulmuştur. Bu dernek Osmanlı Devletinin dağılması halinde Batı Trakya'yı kapsayan Trakya Cumhuriyeti adıyla bir devlet kurmayı da amaçlamıştır.
2. İzmir Müdafaa–i Hukuk–u Osmaniye Cemiyeti
İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesini önlemek amacıyla kurulmuştur. İzmir valisinin bu cemiyeti İttihatçılık ve Bolşeviklikle suçlaması, cemiyetin güçlenmesini önlemiştir. Bu cemiyet dağılınca yerine Müdafaa–i Vatan Heyeti adıyla yeni bir cemiyet kuruldu. Bu dernek İzmir'in işgal edilmesinden bir gün önce İzmir Redd–i İlhak Cemiyeti adını almıştır.
3. Şark Vilayetleri Müdafaa–i Hukuk–i Milliye
Cemiyeti
İstanbulda kurulmuştur. Erzurum ve Elazığ'da şubeler açmıştır. Doğu Anadolu'nun Ermenilere verilmesini önlemek amacıyla kurulmuştur. Ermenilerin Doğu Anadolu'da nüfus olarak çoğunlukta olmadığını açıklamıştır. Doğu Anadolu'da Türk ve Müslüman nüfusun fazla olduğunu belirtmiş ve Doğu Anadolu'nun bütünlüğünün korunmasını savunmuştur.
Mustafa Kemal, Sivas Kongresinde Ulusal Dernekleri bu cemiyet aracılığı ile birleştirmiştir.
4. Kilikyalılar
Adana ve çevresinde Fransız işgaline ve Ermeni saldırılarına karşı kurulmuştur.
5. Trabzon Müdafaa–i Hukuki Milliye Cemiyeti
Doğu Karadenizde Pontus Rum Devletinin kurulmasını önlemek amacıyla kurulmuştur.
6. Milli Kongre Cemiyeti
İstanbul'daki yurtseverlerin kurduğu cemiyetleri birleştiren bir federasyon şeklinde kuruluştur. Ulusal kurtuluş savaşımızla ilgili olarak açıkladıkları bildiride Kuva–i Milliye deyimini kullanan ilk cemiyettir.
ULUSAL CEMİYETLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1. Her cemiyet öncelikle kendi bölgesinin kurtuluşunu sağlamayı amaçlamıştır.
2. Cemiyetler bağımsızlık ve milliyetçilik ilkelerine doğrultusunda çalışmışlardır.
3. Cemiyetler mitingler, basın bildirileri ve protesto telgrafları yoluyla ulusal bilincin oluşmasına katkıda bulunmuşlardır.
4. Cemiyetler yöresel kongreler düzenleyerek siyasi ve silahlı mücadeleler yapmışlardır.
BAŞLICA YÖRESEL KONGRELER
1. Kars Milli Kongresi 30 Kasım 1918
2. Ardahan Kongresi 3 Ocak 1919
3. Trabzon Kongresi 23 Şubat 1919
4. İzmir Büyük Redd–i İlhak Kongresi 19 Mart 1919
5. I. Balıkesir Kongresi 12 Temmuz 1919
6. II. Balıkesir Kongresi 26–30 Temmuz 1919
7. Erzurum Kongresi 23 Temmuz – 7 Ağustos 1919
8. Nazilli Kongresi 6–9 Ağustos 1919
9. Alaşehir Kongresi 10–25 Ağustos 1919
Not: Yukarıdaki yöresel kongrelerin dışında çok sayıda yerel kongre düzenlenmiştir. Bu kongreler değişik tarihlerde ve zamanlarda toplanarak ilgili oldukları bölgenin askeri ve siyasi durumunu değerlendirmişler, Kuva–i Milliye birliklerinin ihtiyaçlarını karşılamışlardır.
KUVAYİ MİLLİYE HAREKETİNİN BAŞLAMASI
– İtilaf Devletleri gizli paylaşma planlarını gerçekleştirmek için Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7. maddesine dayanarak işgallere başlayınca, halk harekete geçmiştir.
– Halk Osmanlı yönetiminin işgallere karşı cesaretsiz politikasına tepki olarak kendi kurtuluşunu sağlamak için silahlı mücadeleye yönelmiştir. Böylece Kuvay–i Milliye birlikleri adı verilen yöresel direniş güçleri ortaya çıkmıştır.
– Anadolu'da işgallere karşı ilk silahlı direniş Güney cephesinde Dörtyol'da Fransızlar'a karşı olmuştur. 19 Aralık 1918
– İkinci etkili silahlı direniş hareketi İzmir'in Yunanistan'ın işgaline uğraması üzerine gerçekleşmiştir.
– Batı Anadolu'daki Kuvay–i Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur kaç taktiği ile savaşmıştır.
– Güney Cephesinde (Adana, Maraş, Antep ve Urfa) Kurtuluş Savaşını düzenli ve disiplinli Kuva–i Milliye birlikleri yapmıştır.
MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN SAMSUN'A
ÇIKIŞI (19 MAYIS 1919)
Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra Doğu Karadeniz'deki Rumlar, Rum Pontus Cemiyeti'nin yönetiminde Pontus devletini yeniden kurmak için çalışmaya başlamışlardı. Yöredeki Kuva–i Milliye birlikleri ise Rumların bu hareketlerine karşı çalışmalara girmişlerdi. İngiltere padişah Vahdettin'e bu bölgede çatışmaların durdurulması için baskıda bulundu. Padişah yöredeki karışıklıkların önlenmesi, Mondros Ateşkes antlaşmasına uygun olarak padişaha bağlı bir düzenin sağlanması için Mustafa Kemal'i 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirdi. Mustafa Kemal Hükümet Komiserliği ve askeri makamlara emir verme yetkisini de aldı ve Samsuna çıktı. (19 Mayıs 1919).
İngilizler İstanbul hükümetine verdikleri raporda Samsun ve çevresinde müslüman halkın Rumlara baskıda bulundukları ileri sürmüşlerdi. Mustafa Kemal yaptığı incelemelerde durumun İngilizlerin iddia ettiklerinin tam tersi olduğunu tespit etti, eldeki kuvvetlerden yararlanarak Samsun ve çevresindeki Rumların çalışmalarını önledi ve asayişi düzenledi.
HAVZA BİLDİRİSİ (28 Mayıs 1919)
Mustafa Kemal Paşa Samsun'dan Havzaya geçerek Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı işgallere karşı ulusal bilinci uyandırmak için bildiri hazırladı. Bildiri telgrafla askeri yetkililere, idari amirlere ve müdafa–i hukuk cemiyetlerine gönderildi.
Bildirinin Önemli Maddeleri:
1. İzmir, Manisa ve Aydın'ın işgallerini kınayan mitingler düzenlemesi
2. İtilâf Devletlerine ve Osmanlı hükümetine işgalleri kınayan protesto telgraflarının çekilmesi
3. Hristiyan vatandaşlara karşı herhangi bir saldırıdan kaçınılması
4. Yapılan çalışmaların sonuçlarının 9. Ordu müfettişliğine haber verilmesi
Not: Havza Bildirisinin yayınlanmasından sonra düzenlenen mitinglerde ulusal bilinç kuvvetlenmiştir
AMASYA GENELGESİ (22 Haziran 1919)
Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay, Refet Bele ve Kazım Karabekir ile haberleşti. Mustafa Kemal, Ali Fuat Paşa, Rauf Orbay ve Refet Bele ile Amasya'da buluştu. Amasya Genelgesi hazırlandı. Genelgeyi Kazım Karabekir ve Mersinli Cemal Paşalar gönderdikleri haberlerle benimsediklerini bildirdiler. Askeri ve sivil makamlara şifreli olarak gönderilen genelgenin maddeleri şunlardır:
1. Vatanın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
2. İstanbul hükümeti, galip devletlerin etkisi altında bulunduğundan yüklendiği sorumlulukların gereğini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş göstermektedir.
3. Ulusun içerisinde bulunduğu durumu belirlemek ve haklı durumunu, dünyaya duyurmak için hertürlü etki ve denetimden uzak bir ulusal kurulun varlığı gereklidir. Bunun için, Anadolu'nun güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin acele olarak toplanması kararlaştırılmıştır.
4. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
5. Bu amaçla bütün vilayetlerden ve kazalardan parti anlaşmazlıkları dikkate alınmadan halkın güvenini kazanmış üç kişinin seçilerek Sivas'a gönderilmesi gerekmektedir.
6.Gönderilecek temsilciler Müdafaa–i Hukuk ve Redd–i İlhak Dernekleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
7. Askeri ve ulusal örgütler dağıtılmayacaktır.
8. İşgallere karşı yurdun savunması birlikte yapılacaktır.
AMASYA GENELGESİNİN ÖNEMİ
VE SONUÇLARI
1. Ulusal egemenlik fikri belirtilmiştir. Ulusa, ulusal egemenliği gerçekleştirme konusunda bir çağrı yapılmıştır.
2. Ulusal kurtuluş savaşının gerekçesi ve yöntemi belirginleşmiştir.
3. Osmanlı Devletinin görevini yerine getiremediği açıklanarak, yeni bir devlet kurulması fikri ortaya konmuştur.
4. İstanbul hükümetinin işgaller karşısında sessiz kalması ve tepki göstermemesi dikkate alınarak Anadolu halkının haklılığı konusunda bir şüphenin belirdiği açıklanmıştır.
5. Genelge, bir taraftan İtilaf Devletlerine, diğer taraftan da Osmanlı hükümetine karşı halkı mücadeleye davet etmiştir.
Mustafa Kemal'in Amasya Genelgesini hazırlaması ve genelgeyi bütün Anadolu'ya yayınlaması, İstanbul'da yetki sınırlarını aşmak olarak değerlendirilmiştir. İngilizlerin baskısıyla İç İşleri bakanı Ali Kemal, Mustafa Kemal Paşa'ya görevden alındığını bildirmiştir. Mustafa Kemal bu emri dinlemeyerek ancak padişahın emrini alabileceğini açıklayarak İstanbul'a dönmedi. Böylece ulusal örgütleme çalışmaları için zaman kazanmıştır.
Mustafa Kemal doğu illerindeki ulusal direnişi düzenlemek için toplanan Erzurum Kongresine katılmak için Erzurum'a hareket etti.
ERZURUM KONGRESİ
(23 Temmuz – 7 Ağustos 1919)
Erzurum Kongresinin hazırlıklarının yapıldığı sırada Mustafa Kemal'in tutuklanma kararı alındı. Mustafa Kemal 9 Temmuz 1919'da resmi görevinden ve askerlik mesleğinden istifa ettiğini İstanbul'a bildirdi. Mustafa Kemal ulusal örgütlenme çalışmalarının 9.cu Ordu Müfettişi olarak yapmıştı. İstifasından sonra emir verme yetkisi kalmamıştı. Mustafa Kemal'in her an tutuklanması ulusal örgütlenme ile ilgili çalışmalar durdurabilirdi. Ancak 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir'in ben ve kolordum emrinizdeyiz Paşam demesi bu tehlikenin ortada olmadığını göstermiştir.
Mondros ateşkes antlaşmasının 24. maddesinde Vilayet–i Sittede karışıklık çıktığında bu vilayetlerin herhangi bir bölümünü işgal hakkını İtilaf Devletleri yerine getirirler şeklinde kararlaştırılmıştı. İtilaf Devletleri bu bölgede bir Ermeni devleti kurmayı amaçlanmıştı.
Kongre, Wilson ilkelerine göre bölgede müslüman nüfusun çoğunlukta olduğunu ispatlamak, Doğu Anadolu'daki direniş birliklerini örgütlemek ve Ermeni devletinin kuruluşunu önlemek için toplandı.
KONGRE KARARLARI
1. Ulusal sınırlar içinde yer alan vatanın parçaları bir bütündür, birbirinden ayrılamaz.
2. Her türlü yabancı işgal ve baskısı karşısında Osmanlı Hükümeti dağılırsa, ulus topyekün kendisini savunacak ve direnecektir.
3. Vatanı kurtarmak ve bağımsızlığı kazanmak yolunda İstanbul hükümeti başarısız olursa, bu amacı gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet milli kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet–i Temsiliye yapacaktır.
4. Ulusal kuvvetleri ve ulusal iradeyi egemen kılmak temel esastır.
5. Hristiyanlara siyasi egemenliği ve sosyal dengeyi bozacak ayrıcalıklar verilmeyecektir.
6. Manda ve himaye kabul edilmeyecektir.
7. Mebusan Meclisinin hemen toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini gerçekleştirmek için çalışılacaktır.
Kongre alınan kararları uygulamak için bir Temsil Kurulu (Heyet–i Temsiliye) seçti. Bu kurulun başkanlığına Mustafa Kemal getirildi.
KONGRENİN ÖNEMİ:
1. Kongrenin toplanış şekli ve amacı bölgesel olmakla beraber, aldığı kararlar vatanın bütününü kapsadığından ulusal bir kongredir.
2. Kurtuluş savaşının temel programı oluşturulmuştur.
3. Bağımsızca yaşanacak milli sınırlar ilk kez belirtilmiştir.
4. İstanbul'daki hükümetin dağılması karşısında, ulusal kongrece bir hükümetin kurulacağının belirtilmesi, ileride ulusal nitelikli yeni bir devletin oluşturacağı fikrini uyandırmıştır. (Bu durum TBMM kurulmasıyla gerçekleşti.)
İstanbul hükümeti başbakanı Damat Ferit, Mustafa Kemal ile Rauf Bey'in tutuklanması emrini verdi. Mustafa Kemal Sivas Kongresi hazırlıklarını yapmak üzere Sivas'a geldi.
SİVAS KOGRESİ (4 – 11 Eylül 1919)
Kongre Amasya Genelgesi gereğince toplandı. Kongre toplandıktan sonra aşağıdaki tartışmalar çıktı:
1. Mustafa Kemal'in kongre başkanlığına seçtirilmemesi. Mustafa Kemal kısa sürede duruma egemen oldu ve başkan seçildi.
2. Kongrenin İttihatçılıkla suçlanması. Yapılan görüşmelerle böyle bir ilişkinin olmadığı kongreye kabul ettirildi.
3. ABD mandasının kabul edilmesi. Mandacılık kabul edilmedi. Manda yönetimi I. Dünya savaşı sonunda sömürgeci devletlerin, Wilson ilkelerini kendi çıkarları yolunda yorumlayarak ortaya koydukları bir yöntemdi. Bu yöntem ile henüz bağımsız olma yeteneğine sahip olmayan uluslar, Cemiyet–i Akvam (Millet Cemiyeti) tarafından, bu yeteneğe sahip oluncaya kadar yönetilecekti. Ancak bu görevi Cemiyet–i Akvam yapmayacak, bu iş için gelişmiş ileri bir devleti görevlendirecekti.
KONGRE KARARLARI
1. Mondros antlaşması ile saptanan sınırlar içinde bütün topraklar bölünmez bir bütündür.
2. Padişah tarafından dağıtılan Mebusan Meclisi derhal toplanmalıdır.
3. Hristiyanların güvenliği olduğundan, hristiyanlara ayrıcalık tanınmayacaktır.
4. Manda ve himaye kabul edilmeyecektir.
5. İrade–i Milliye adında bir gazete çıkartılacaktır.
Bunların yanı sıra aşağıdaki çalışmalar gerçekleştirildi.
– Anadolu'da ve Rumeli'de kurulan Kuvai Milliye dernekleri, Anadolu ve Rumeli Müdafa–i Hukuk Derneği adı altında birleştirildi.
– Erzurum Kongresinde kurulan ve Doğu Anadolu'yu temsil eden Temsil Kurulunun bütün vatanı temsilettiği kararlaştırıldı.
KONGRENİN ÖNEMİ
1. Erzurum kongresinde alınan kararların tümü ulusa ait olduğu kabul edildi.
2. Amasya Genelgesinde belirtilen ulusun geleceğine ulusun kendisinin karar vereceği maddesi gerçekleştirildi.
3. Anadolu ve Rumeli Müdafa–i Hukuk Derneğinin oluşturulması ile ulusal kurtuluş hareketlerinin tek teşkilat tarafından yönetilmesi sağlanmış ve bu teşkilatlanma yurdun tümünü kapsamıştır.
4. Mustafa Kemal kongrede seçilen Temsil Heyetinin başkanlığına seçilmekle liderliği kabul edildi.
5. Kongreden sonra Temsil Heyeti Ali Fuat Paşa'yı Batı Anadolu'daki milli kuvvetlere komutan olarak atadı. Bu atama Temsil heyetinin yürütme yetkisini kullanan bir karar organı özelliğinde olduğunu göstermiştir.
DAMAT FERİT HÜKÜMETİNİN DÜŞÜRÜLMESİ
Damat Ferit, Sivas Kongresi öncesinde Elazığ valisi Ali Galip'i Kongre'nin toplanmasını önlemekle görevlendirdi. Alınan tedbirle bu tehlike önlendi. Kongrede alınan kararda milletin Damat Ferit'e güveni olmadığı kararlaştırıldı. Bu durumun padişaha bildirilme kararı alındı. Padişahla görüşme sağlanamadı. Bunun üzerine İstanbul'a ulustan yana bir hükümet kuruluncaya kadar, İstanbul'la her türlü haberleşme ve resmi ilişkilerin kesilmesi kararlaştırıldı. Damat Ferit istifa etmek zorunda kaldı. Bu gelişme Milli hareketin ve Temsil heyetin ilk başarısıdır. Ali Rıza Paşa sadrazamlığa getirildi. Damat Ferit'in görevden uzaklaştırılmasına kadar geçen süreçte Temsil heyeti bir hükümet gibi çalışmış ve yürütme görevini yerine getirmiştir.
AMASYA GÖRÜŞMELERİ (20–22 EKİM 1919)
Ali Rıza Paşa hükümeti Temsil heyetinin başarılı muhalefeti sonucu kurulmuştu. Bu nedenle bu hükümet milli hareketin Anadolu'daki gücünü anlamış ve Temsil heyetine karşı ılımlı bir politika izlemeye başlamıştı. Temsil heyeti ve Ali Rıza Paşa arasında yapılan görüşmeler sonunda Amasya görüşmelerinin yapılması kararlaştırıldı. Ali Rıza Paşa hükümeti Salih Paşa'yı Amasya'ya gönderdi. Mustafa Kemal'in başkanlığındaki heyetle Salih Paşa arasında yapılan görüşmelerde şu kararlar alınmıştır:
1. Mondros antlaşması ile beliren sınırların bütünlüğünün ve bağımsızlığının sağlanması
2. Azınlıklara siyasi bağımsızlığımızı ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıkların tanınmaması
3. Sivas Kongresi kararlarının İstanbul hükümeti ve Meclis–i Mebusanca kabul edilmesi
4. Anadolu ve Rumeli Müdafaa–i Hukuk Cemiyetinin İstanbul hükümetince tanınması
5. Meclis–i Mebusanın bir an önce Anadolu'da güvenilir bir yerde toplanması ve bu amaç için seçimlerin yapılmasının sağlanması
6. İtilaf Devletleri ile yapılacak barış görüşmelerinde Temsil Kurulu nun uygun göreceği temsilcilerin gönderilmesi
Temsil Heyeti ile İstanbul hükümeti arasında yapılan Amasya görüşmesi, İstanbul hükümetinin Anadolu'da ulusal hareketi resmen tanınmış olmasını sağlamıştır. Böylece Anadolu ve Rumeli Müdafa–i Hukuk Cemiyeti'nin kuvveti de İstanbul'da anlaşılmıştır.
Salih Paşa Amasya'da alınan kararların İstanbul hükümetine kabul ettireceğini, ettiremezse istifa edeceğini açıklamıştır. Salih Paşa yalnız Meclisi Mebusanın toplanabilmesi kararını kabul ettirebilmiştir.
Not: Mustafa Kemal Paşa'nın Mebusan meclisinin İstanbul'da toplanmasını doğru olmayacağını Salih Paşa'ya belirtmesinin gerekçeleri şunlardır:
1. Padişahın mandacı fikirler nedeniyle meclisi baskı altına alacağı
2. İtilaf Devletlerinin Mebusan Meclisindeki çalışmaları etkileyebileceği idi.
MECLİS–İ MEBUSAN VE TEMSİL HEYETİNİN
ANKARA'YA GELMESİ (27 Aralık 1919)
Meclis–i Mebusanın oluşturulması için seçimlerin yapılması kararlaştırılmıştı. Mustafa Kemal ve arkadaşları İtilaf Devletlerinin ve İstanbul hükümetinin baskıları nedeniyle yapılacak seçimlerde ulusal hareket yanlısı olmayan kişilerin milletvekili seçilebileceğini düşünmüşlerdi. Ancak yapılan seçimde çoğunlukla Anadolu ve Rumeli Müdafa–i Hukuk Cemiyetinin üyeleri seçildi.
Mustafa Kemal, Meclis–i Mebusanın Anadolu'da güvenilir bir yerde toplanmasını önerdi; çünkü İtilaf devletlerinin ve Padişah'ın baskısıyla Meclis–i Mebusanda ulusal kurtuluş savaşı yönünde olumlu kararların alınamayacağını düşünüyordu. İstanbul hükümeti ile Mustafa Kemal'in yakın arkadaşları Meclis–i Mebusanın başkent İstanbul'da toplanmasını istediler.
Meclis–i Mebusan'ın İstanbul'da toplanması kararlaştırılınca meclisle daha yakından ilişki kurabilmek için Temsil heyeti Ankara'ya hareket etti. Ankara'nın seçilmesinin nedenleri şunlardır:
1. Ulaşım ve haberleşme bakımından Sivas'tan daha iyi olması
2. Demiryolu ulaşımının sonunda bulunması
3. İleride açılması düşünülen Batı Cephesine yakın olması
4. Ankara halkının ulusal hareketi desteklemesi
MECLİS–İ MEBUSAN VE MİSAK–I MİLLİ
Mustafa Kemal, Ankara'da İstanbul'a gidecek milletvekilleri ile görüştü. Bu görüşmelerde kendisi hakkında tutuklanma kararının olması nedeniyle İstanbul'a gidemeyeceğini açıkladı. Milletvekilleri ile yapılan toplantıda şu kararlar alındı.
1. Mecliste Müdafa–i Hukuk Grubu kurulacak
2. Mustafa Kemal'i meclis başkanlığına seçmek
3. Sivas Kongresinin kararları kabul ettirilecek
Mustafa Kemal'in, meclis başkanlığına seçilmek istemesindeki amaç şunlardı: ulusal hareketin lideri olduğunu meclise kabul ettirmek ve herhangi bir işgal nedeniyle yeni bir meclis toplamaktı.
Mebuslar meclisi 12 Ocak 1920'de açıldı. Milletvekilleri padişahın güdümüne girdiler ve Mustafa Kemal'i meclis başkanlığına seçmediler. Ancak bir grup milletvekili Felah–ı Vatan adı verilen bir grup kurarak, Mustafa Kemal'in hazırladığı taslak doğrultusunda Misak–ı Milli denilen belgeyi meclise kabul ettirdiler.
MİSAK - I MİLLİ KARARLARI (28 Ocak 1920)
1. 30 Ekim 1918'de ortaya çıkan Türk ve İslam çoğunluğu bulunan yerlerin tümü ayrılmaz bir bütündür.
2. Arap memleketlerinin durumu, halkın serbestçe verecekleri oya göre tespit edilmesi gereklidir.
3. Batı Trakya'nın durumu halkın özgürce kullanacakları oylama ile belirlenmelidir.
4. Kendi istekleriyle ana vatana katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse halkın oyuna başvurulmalıdır.
5. Osmanlı Devleti'nin başkenti ve Hilafet merkezi İstanbul'un ve Marmara denizinin güvenliği sağlanmalıdır. Bu esas doğrultusunda Boğazlar, diğer ilgili devletlerle birlikte verilecek kararlarla dünya ticaretine ve ulaşımına açılması sağlanacaktır.
6. Azınlıkların hakları komşu ülkelerdeki müslüman halkı da aynı haktan yararlanmaları koşuluyla kabul edilecektir.
7. Milli ve iktisadi gelişmemiz için siyasi, hukuki ve mali sınırlamalar (kapitülasyonlar) kaldırılmalıdır.
ÖNEMİ:
Misak–ı Milli, Mustafa Kemal'in fikirlerinin ve Sivas Kongresi kararlarının, Osmanlı parlementosunca kabul edilmesidir. Bağımsızca yaşanacak sınırlar belirlenmiştir. İtilaf Devletleri ile yapılacak barışın esasları dünyaya duyurulmuştur.
İSTANBUL'UN İŞGALİ (16 Mart 1920)
İşgal devletleri Mebusan Meclisinin toplanmasına karşı çıkmışlardı. Mecliste etkili kararlar alınamayacağını düşünmüşlerdi. Hatta meclisin toplanması ile milli hareketin zayıflayacağını ümit etmişlerdi. Bu düşünceler İstanbul hükümetince de savunuluyordu.
İtilaf Devletleri Misak–ı Milli'yi hoş karşılamadılar. Kuva–i Milliye taraftarı gördükleri Harbiye Nazırı Cemal Paşa ile Genel Kurmay başkanı Cevat Paşa'nın görevden alınmalarını sağladılar. Bu durum Osmanlı Devletinin siyasal bağımsızlığına kesin bir saldırıdır. Meclis başkanı da tutuklandı. Bu olaylar meclisin her an dağıtılabileceğini göstermiştir.
16 Mart 1920 İstanbul resmen işgal edildi. Milletvekillerinden bir kısmı tutuklandı ve Malta adasına sürüldü. Meclis 18 Mart 1920 günü toplanarak görev yapamayacağını belirterek dağılma kararı aldı. Padişah Vahdettin 11 Nisan 1920'de aldığı kararla meclisi feshetti.
Not 1: Misak–ı Milli'nin ilanı üzerine İtilaf Devletlerinin baskısı arttı. Bunun üzerine Ali Rıza Paşa hükümeti istifa etti, yerine Salih Paşa hükümeti kuruldu. İstanbul'un resmen işgali üzerine Salih Paşa hükümetide istifa etmek zorunda kaldı. Damat Ferit yeniden bir hükümet kurdu.
Not 2: Bu olaylar Mustafa Kemal'in Meclis'in İstanbul'da toplanmaması konusunda haklılığını ve ileri görüşlülüğünü ispatlamıştır.
İstanbul'un işgal edilmesi ve Meclis–i Mebusanın dağıtılması ile Osmanlı Devleti fiilen yıkılmıştır.
I. TBMM (23 Nisan 1920)
Temsil Heyeti başkanı Mustafa Kemal Paşa İstanbul'un işgal edilmesi, Meclis - i Mebusan'ın dağılması, aydınların ve milletvekillerinin tutuklanmasını dikkate alarak Osmanlı Devletinin sona erdiğini gördü. Uzun yıllardan beri, ulusal egemenliğe dayalı bir devlet kurmayı düşünen Mustafa Kemal Paşa ortaya çıkan bu durumu iyi değerlendirdi. Bunun için olağanüstü yetkileri olan bir meclisin kurulmasını sağlamak amacıyla harekete geçti. Seçilen Milletvekilleri ile İstanbul'dan Anadoluya geçen Milletvekillerle birlikte I. TBMM açıldı. Meclisin açıldığı gün Mustafa Kemal'in sunduğu önerge kabul edildi. Bu önerge TBMM'nin ilk kararları oluşturur.
TBMM'NİN İLK KARARLARI :
1. Hükümet kurmak gereklidir. (Bu karar meclisin kurucu özelliğinin olduğunu gösterir.)
2. Geçici kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak veya padişah yerine onu temsil eden bir başkasını tanımak mümkün değildir. (Bu karar meclisin devamlılığını ifade eden bir durumu gösterir.)
|
|
|
|
|
|
|