XVIII. yüzyılda ilk olarak İngiltere'de başlayan, daha sonra diğer Avrupa ülkelerine yayılan, etkileri bakımından tüm dünyayı sarsan önemli bir olaydır.
Aletin yerini makinanın alması demek olan bu devrimin başlamasında ilk önemli etken buhar gücünün sanayide uygulanmasıdır.
Nedeni:
Rönesans ve Reform hareketlerinin yol açtığı özgür düşünce, bilim ve teknik alanda gelişmelere ortam hazırladı. Coğrafi Keşiflerin başlattığı sömürgecilik hareketleri ile Avrupa zenginleşti. Teknik gelişmelerin üretim alanına uygulanmasıyla da endüstri devrimi doğdu.
Birinci Sanayi Devrimi :
Sanayi, devrimlerle doğmadı. Devrim öncesinde de vardı; işçiler, mesela dokumacılıkta, imalatçı tacirler hesabına evlerinde çalışıyorlardı; demirciler, dökümhanelerde de dışarıdan sipariş alıyorlardı. Ama bütün bunlar zanaat düzeyindeydi. Oysa, XVIII. yüzyıl sonlarına varıldığında bu konuda büyük değişiklikler ortaya çıktı. Bu değişimler, üretim araçlarını hem nicelik hem de nitelik olarak etkiledi. Makinelerin gelişimi ve dolayısıyla maliyetlerinin yükselişi, artık işçilerin bunlara tek başlarına sahip olamayacaklarını gösteriyordu. Buharın kullanımı da bu makineleri bir araya getirme, yani fabrikada bir bina içinde toplama zorunluluğu getirdi. Böylece ekonominin verileri, aynı zamanda da günlük yaşamın çerçevesi değişti. Ayrıca taşımacılıktaki ilerlemeler de bazı dönüşümlere neden olacaktı.
Bu arada teknik yenilikleri belirtmek yerinde olur: makinelerde buharın kullanımı, kömür ve demir sektörünü etkileyerek " birinci " sanayi devrimine damgasını vurdu; taşımacılık alanında, demiryolu, deniz ulaşımı ve karayollarında teknik gelişmeler görüldü; dokumacılık gelişti; nihayet petrol ve elektrik gibi yeni enerji kaynaklarının kullanımı, ikinci sanayi devrimini getirdi. Kuşkusuz bu yenilikler hemen yaygınlaşmadı. Nitekim İngiltere'de odunla çalışan son yüksek fırın ancak 1809 yılında söndürüldü. Fransa'da, yeni ve geleneksel sektörler iç içe geçerek uzun süre varlıklarını korudular. Mulhouse de pamuk fabrikada eğiriliyor, ama kumaş -fason işçilikle- evlerde dokunuyordu.
Bu dönemde meydana gelen ekonomik dönüşümlerin tümünü sadece teknik gelişmelere bağlamak doğru olmaz. Tarihçilere göre bu gelişim, bir talebe verilen cevaptır. Onlar daha çok tarım alanındaki gelişmeler üstünde dururlar: söz konusu olgu, kırsal alandan kentlere doğru göçe neden olmuş, dolayısıyla potansiyel bir pazarın ve el emeğinin doğuşuna yol açmıştır. Bu yazarlar iç sınırların ortadan kalkmasıyla tutarlı ulusal pazarların oluşumuna, böylece işletmecilik düşüncesinin ortaya çıkışına ve sermaye birikimine önem verirler.
İkinci Sanayi Devrimi :
Demiryolu 1830 yılından itibaren İngiltere'de sanayileşmenin itici gücü olarak dokumacılığın yerine aldı. Demiryolu çılgınlığı İngiltere'den Fransa'ya geçti, daha sonra bütün Avrupa'ya yayıldı. Fransa'da, bu yayılma kesintisiz olmadı; Thiers gibi siyaset adamlarının acımasız alayları ve Politeknik Okulu'ndan Arago gibi bilim adamlarının eleştirileri bunu gösterir.
Ama bu durum, şaşırtıcı bir gelişmeye engel olmadı. 1830 yılından 1850 yılma kadar İngiltere'de 10 000 km. demiryolu yapıldı; bunu izleyen 20 yıl içinde kıta Avrupası'nda biraz daha fazla demiryolu döşendi. ABD'de de benzer bir gelişme yaşandı. 1869'da, doğu ve batı kıyıları birbirine bağlandı. Her yerde büyük teknik başarılar gerçekleştirildi. 1871'de tamamlanan Frejus Tüneli ile Alpler ilk kez aşılıyordu. Artık dünya, demiryolu çağım yaşamaktaydı.Bu değişimde makinelerdeki gelişmelerin de etkisi vardı. Raylar üzerinde ilerleyen ilk buhar makinesi, 1804'te Galler'de yapıldı.182Tde Fransız mühendis Marc Seguin'in borulu kazanıyla trenlerin gücü büyük ölçüde arttı. Sonra 1829'da kesin bir gelişim evresi aşıldı: İngiliz George Stephenson'ın " Roket " adlı lokomotifi, bir yarış atını geçti. Bu başarıyı diğer gelişmeler izledi, demir raylar genelleşti, taşıyıcı şasi mükemmelleştirildi; lokomotiflerin hızı ve çekiş gücü yükseltildi. Kısacası trenler maden ocağı veya dökümhaneyi bir su yoluna bağlama aracı olmaktan çıkarak, gerçekten yararlı taşıma araçları haline geldi.
Bunun için çelik sanayii patronlarının kendilerine sunulan bu büyük pazarı keşfetmesi ve bankalar kurularak halkın tasarruflarını toplaması ve yönlendirmesi, gereken sermayeyi bir araya getirmesi gerekiyordu. Böylece demiryolu devrimi, büyük malî grupların ortaya çıkmasını sağladığı gibi, çelik sanayisini de, lokomotif, ray, viyadükler imaline teşvik etti. Demiryolları sayesinde pazarlar birleşti, mesafeler kısaldı, bölgesel ekonomilerin uzmanlaşması için gerekli koşullar oluştu, şehir-köy ayrımı azaldı. Öte yandan demiryolunun gelişimi, sanayi devriminin etkilerinin yayılmasına da katkıda bulundu.
Çelik sanayii 1856 yılından itibaren çok büyük bir gelişim gösterdi. Henry Bessemer, dökme demiri ekonomik olarak çeliğe dönüştüren bir yöntem buldu; böylece çelik, demire karşı bir zafer kazanmış oldu. Ama ikinci sanayi devrimi, petrol ve elektrikten kaynaklandı. Antik Çağ'dan beri bilinen " yer yağı ", Amerika Birleşik Devletleri'nde XIX. yüzyılın ortasında işletilmeye başladı. Albay Drake ilk petrol kuyusunu 1859 yılında açtı; ardından Rusya devreye girdi. Petrol önce aydınlanmada kullanıldı. Sonra, 1866 yılından sonra Avrupalı mühendisler patlamalı motoru icat ettiler. Bu buluşu, Alman Rudolf Diesel'in geliştirdiği içten yanmalı motor izledi. 1914 yılında trafiğe çıkan iki milyon taşıt, henüz demiryolunun üstünlüğünü tehdit etmese de hiç şüphesiz yepyeni bir çağı başlatıyordu.
Elektriğe gelince, bu enerji tam yüz yıldan beri incelenme konusuydu. Ancak sanayide üretimi ve kullanımı, Belçikalı Zenobe Gramme'ın jeneratörü buluşundan ve Fransız Aristide Berges'nin bunu 1869 yılında bir su çavlanına yerleştirmesinden sonra gerçekleşti. Aristide Berges bu enerji kaynağına " beyaz kömür " adını verdi. 1882 yılında fizikçi Marcel Deprez elektriği yüksek gerilimli akıma dönüştürdü. Bu gelişim elektriğin iletimi için gerekli koşuldu ve hemen pratik sonuçlar verdi: Gramme'ın tersinir makinesi ilk elektrik motorunu oluşturdu. Amerikalı Thomas Edison 1878 yılında akkor lambayı buldu. Bunları kısa süre içinde diğer buluşlar izledi; yeni bir sanayinin temelini oluşturan elektroliz bulundu; dolayısıyla elektrolize dayanan elektrometalürji, alüminyum üretimini sağladı.
Bütün bu buluşlar, İsveç, Norveç, İsviçre, İtalya ve Güneydoğu Fransa gibi kömürü bulunmayan dağlık ülkelerin ekonomilerinin gelişmesine olanak verdi. Aynı dönemde petrol, Amerika Birleşik Devletleri'nin ilerlemesini kolaylaştırdı. Öte yandan Almanya yeni buluşlara uyum sağladığından, sanayinin haritadaki dağılımı İngiltere aleyhine değişti. Yeni enerji kaynakları olmayan bu ülke, donanımlarının eskimesi sonucu nispî bir gerilemeye uğradı.
Sonuçları:
1) Üretimde aletin yerini makine aldı ; seri üretime geçildi.
2) Üretim patlaması yaşandı; uluslararası ticaret hızlandı
3) Büyük şirketler kuruldu: sermaye birikimi daha da yoğunlaştı
4) Büyük üniteli fabrikalar kuruldu; yeni bir sosyal sınıf doğdu (işçi sınıfı)
5) Köyden kente göç başladı; kentleşme hızlandı; dünyanın ilk gecekonduları meydana geldi.
6) Hammadde kaynakları ve pazar alanları bulma yarışı sanayileşen ülkeler arasında rekabete yol açtı.
7) Emek ve sermaye arasında çelişkiler yoğunlaştı; işsizlik bir yandan artarken öte yandan teknoloji alanlarında yeni yenilikler görüldü.
Yorum: işsizliğin artması, işgücünün önemli bir unsur olmasına karşın ucuz olmasına yol atı. Bu durumda işçi sınıfı kendini korumak için sendikalaşmaya başladı. Böylece çalışma hayatında yeni bir dönem başladı.
8) Uluslararası ekonomik ve kültürel ilişkiler arttı.
9) Sosyalizm ve Liberalizm gibi düşünce akımları ortaya çıktı.